İyi günler.. Ben 12 yıl 6,5 ay aynı şirkette çalıştım. Yaşım geldiğinden emekli olmaya karar verdim. Bunu da ilk önce çalıştığım şirkete söyledim. Sigortaya da başvurumu yaptım. Şirketteki muhasebe elemanı şirketten çıkışımın yapılması için önce bazı imzalar atmam gerektiğini söyledi ve bana bazı kağıtlar imzalattı. Bu kağıtları imzala, çıkış işlemlerini yapalım, çıktıktan sonra da tazminatlarını alırsın dediler. Ben de güvendim ve nereye istiyorlarsa imzalarımı attım. Emeklilik işlemlerim bitti. Şirketten de ayrıldım. Hatta gidiyorum diye son gün pasta getirtmiş patron. Hep beraber pasta yedik, çay içtik. Her şey güzeldi. Pazartesi tazminatlarımı ödesinler diye şirkete gittiğimde, muhasebe henüz paranın hazır olmadığını söyledi ve biz seni ararız gelirsin dedi. Öyle böyle derken 3 hafta oldu. Hala ödeme yapmadılar. Ben de evvelki gün tekrar şirkete gittim. Muhasebede diğer çocuk vardı. Bana senin bir alacağın kalmamış. Zaten her şeyi almışsın dedi. Ben nasıl olur, hiçbir şey almadım diye ısrar edince imzaladığım kağıdı gösterdi bana. Tüm alacaklarımı aldım, şirketten hiçbir alacağım kalmadı diye yazıyor. Allah biliyor ki son maaşımdan bile bir hafta eksik ödendi. Ama imza da benim. Hadi maaşı geçtim de tazminatım çok önemli benim için. Oğlana onunla ufak bir iş kuracaktık. Elim kolum bağlandı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kızım da muhasebeci ve o da baba imza atmışsın olay bitmiş diyor. Ben yazılarınızı takip ediyorum. Bir de size sorayım dedim. Ben şimdi bunca yıllık emeğimi çöpe mi attım gerçekten? Yalvarırım yapılabilecek bir şey varsa bana yardımcı olun. Oraya gelmem gerekiyorsa gelirim de. Bana Allah rızası için yardım edin. İyi günler kızım.
Merhaba;
Gönderinizi okurken şuan ki ruh halinizi resmen kendi hissiyatımmış gibi içimde hissettim. Yalvarmanıza gelince rica ederim. Hiç gerek yok. Herkes heybesindekileri bir diğeriyle paylaşırsa daha mutlu ve huzurlu bir toplum olabiliriz diye düşünürüm hep. Bildiklerimi paylaşmak benim için her şeyden önce bir sorumluluk ve zevk. Şimdi vereceğim yanıtın size yardımcı olacağına inanıyorum.
Hiçbir şey heba olmuş değil. Siz oğlunuza kurmayı düşlediğiniz işi mahvetmiş değilsiniz. Bir hata da yapmadınız. Kendinizi suçlamayı bırakın. Siz sadece herkesi kendiniz gibi bildiniz ve güvendiniz. Bu iyi niyetiniz ve güveniniz de cezalandırılmayacak. Bu sefer olmaz. Zira mevzuatta işçi haklarını koruyan çok olumlu değişiklikler oldu. Siz de bu değişikliklerden faydalanacaksınız ve hakkınız olanı alabileceksiniz.
Öncelikle ibrayı biraz açıklamak gerektiği kanaatindeyim. İbra kelime anlamıyla, aklamak anlamındadır. Hukuki bir tabir olarak değerlendirildiğindeyse; alacaklının borçluyu borcundan kurtarması anlamına gelen, borcu sona erdiren sebeplerdendir. Yeni Borçlar Kanunu’ndan önce tipik yani kanunda düzenleme getirilmiş bir kavram değilken; yeni kanunda ibra bir sözleşme olarak düzenleme altına alınmıştır. Alacaklı ve borçlu, borcun sona erdiğine dair herhangi bir şekle bağlı olmaksızın yapacakları bir ibra sözleşmesiyle borcu sona erdirebilirler.
İşvereninizce imzalamanız sağlanan o “kağıt” aslında bir ibra sözleşmesidir. Yani siz tüm alacaklarınızı almanız sebebiyle, işvereninizi iş sözleşmesinin bitimi ile muaccel hale gelen (ödenmesi gereken) kıdem tazminatı, yıllık ve haftalık izin ücreti, resmi veya dini tatil ücretleri, fazla veya fazla sürelerle çalışma ücretleri gibi size olan borçlarından kurtarmışsınız. Bu 01.07.2012 tarihinden önce olsaydı; belki geçerli olabilecek bir ibra belgesiydi. Ama kanun değişikliği ile durum değişti.
İş hukukunun asli mevzu hükümleri elbette İş Kanunu’ndadır. Ancak henüz iş hukukunun kendine özgü bir mevzuatı dahi yokken; Borçlar Kanunu ile “hizmet akdi” başlığı altında iş sözleşmeleri düzenlenmişti. Bu uygulama halen daha devam da etmekte ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu’muz da iş sözleşmelerine ilişkin hükümler içermektedir.
Konumuzla alakalı amir hükmüne bakacak olursak; iş sözleşmesinin o veya bu şekilde sona ermesi halinde işverence işçiye ödenmesi gereken parasal bir meblağ varsa; bunu iş sözleşmesi sona erer ermez ödemek zorundadır. İşçi de hak etmiş olduğu bu parayı alması mukabilinde, işvereni kendisine iş sözleşmesinden kaynaklı borçları için ibra edebilecektir.
Ancak bu ibranın geçerli olabilmesi için bazı şartlar getirilmiştir;
-
İşveren iş sözleşmesi sona erer ermez işçiye hak etmiş olduğu tüm alacaklarını ödemelidir.
-
Bu ödemeyi muhakkak işçi adına kayıtlı bir banka hesabına yapmalıdır.
-
İş sözleşmesi sona erdiği tarihten en az bir ay geçtikten sonra ibraname düzenlenmelidir.
-
Düzenlenecek ibranamede işçiye hangi alacağı için tam olarak ne kadar para ödenmiş olduğu ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak gösterilmelidir.
-
İbra bir sözleşme olduğu için altına hem işçi hem de işveren imza atmalıdır.
Kanuna göre bu yukarıda madde madde sıraladığım şartları taşımayan bir ibraname kesin olarak hüküm ifade etmeyecektir.
Şimdi bu şartları sizin öznel durumunuz açısından değerlendirdiğimizde; işvereniniz size banka kanalıyla bir ödeme yapmamış. İmzaladığınız ibranamenin tarihi nedir bilmiyorum ama ibranameniz, anladığım kadarıyla sizin “her türlü alacağımı aldım” şeklindeki beyanınızdan ibaret. Hangi alacağınız karşılığında ne kadar para aldığınız şeklinde ayrıntılı bir bilgi de içermiyor. Dolayısıyla her ne kadar imzalamış da olsanız; bu ibra belgesi hukuken hiçbir sonuç doğurmayacaktır.
İşvereniniz sözleşmenizin bitimi ile birlikte şahsınıza olan ve muaccel hale gelen borçlarını hala ödemek zorunda. Umarım bunu duymak sizi rahatlatmıştır.
Peki ne yapmanız lazım? Bana kalırsa ihtara bile gerek olmaksızın; en kısa zamanda tüm alacaklarınız için bir dava açın. Öznel koşullarınızın ne olduğunu bilmiyorum ancak kıdem tazminatınızın haricinde söz gelimi haftada 45 saatten fazla çalıştıysanız; fazla çalışmalarınız karşılığında bir alacağınız bulunabilir. Yıllık izin ücreti alacaklarınız veya tatil ücreti alacaklarınız da olabilir. Bunların ayrı ayrı değerlendirilmesi ve tabi ki dava sürecinde ispatlanması gerekecektir. Bu noktada belki bir avukat yardımı almanız menfaatiniz icabı olabilir. Takdir sizindir. Ayrıca bunlar için buraya gelmenize de gerek yok. Eminim her nerede ikamet etmekteyseniz; orada da size yardımcı olabilecek çok değerli meslektaşlarımız vardır. Şayet davanızı bir vekil aracılığı ile açmak yönünde bir takdiriniz olur ise; kendilerine başvurun ve ayrıntıları görüşün.
Genel hukuk kaidelerimize göre işçi, geçimini ücreti ile sağlayan ve her daim hukuki koruma altında olan kişidir. Bu korumanın amacına büyük saygı duymakla beraber, çoğu açıdan korumanın da yukarıda bahsini ettiğim gibi amir hükümlerle layıkıyla sağlandığına da inanıyorum. Yeter ki sizler haklarınızı bilin ve hukuka uygun yollarla arayın. Hiçbir hakkınızın zayi olmadığını öğrenmenin sizi rahatlattığını düşünüyor; hakkınızı arama yolunda size başarılar ve oğlunuza kurmayı düşlediğiniz işte de hayrı, bereketi bol kazançlar diliyorum.